İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi konferans salonunda düzenlenen konferansın açılış konuşmasını Fakültemiz Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hamdi Gündoğar yaptı. Doç. Dr. Gündoğar, Fransız İhtilali ile başlayan modern dünya fikrinin, kilise Hıristiyanlığına karşı yapılan haklı bir tavır olduğunu ancak bunun zamanla İslam karşıtlığına dönüştüğünü belirterek, “modernite, insanın maddi yönüne ağırlık verirken manevi yönünü ihmal etti. İnsanın bedenini doyururken manevi yönünü doyuramadı” şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Ali Kirman: “Modernitenin, teknolojik gelişmelerle insanın birçok sorununu çözmeyi ve cenneti dünyaya getirmeyi amaçladığını ancak ardı ardına cereyan eden iki büyük dünya savaşının moderniteye birçok eleştiri gelmesine neden olduğunu” dile getirdi.
Prof. Kirman sözlerime şöyle devam etti. “Özellikle kıta Avrupa’sında yaşanan büyük yıkım sonrası modernitenin olumlu beklentilerin yanında felaketlere de neden olduğu düşünülmeye başlandı. 1950’lerden sonra ise modernlik giderek daha fazla sorgulanmaya başlandı. İlk dönemlerde sekülerleşmeyi laiklik olarak tartışıyorduk. Oysa sonradan laikliğin sekülerleşme kadar kapsayıcı ve yaşamın tümünü karşılayan ve kapsayan bir kavram olmadığı, siyasi tarafları olan ve kutuplaşmaya götüren bir yanının olduğu görüldü. Sekülerleşmeyi, sadece dünyevileşme kavramı ile tanımlarsak yetersiz kalır. Aynı zamanda da çağdaşlaşma olarak da görmek gerek. Yer ve zaman kavramları içinde değerlendirmeli. Dünyada bütün dindarlar moderniteye mesafeli dururlar hatta sırt çevirirler. Bunu yaparlarken de moderniteyi suçlarlar. Bunu da, modernitenin dine mesafeli yaklaşmasını öne sürerek yaptıklarını söylerler. Evet, modernite dine mesafeli durur. Ama dine karşı olması imkansızdır. İnsanın yaratılışında inanmaya eğilimi vardır. Eğer genlerinde bir değişim yoksa herkes doğarken inanmaya eğilimli doğar ve zamanı geldiğinde ölür. Tıptaki gelişmeler ne kadar ilerlerse ilerlesin, ekonomik kazanımlar refah düzeyini ne kadar arttırırsa arttırsın, dünyada kişi başına düşen ölüm oranı birdir. Yani herkese bir ölüm düşüyor. İslam dininde de sekülerleşmeye ve moderniteye farklı bakış açıları var. İslam denge dinidir. Hem ahireti hem de dünyayı önemseyen bir dindir. İslam dininde birçok ilim adamı ayetleri tahsis etme yoluna gitmekte. Oysa evrensel mesajları olan ayetleri böyle tahsis etmek yerine Kur’an’a olgusal bakmak ve kendi payımıza düşene bakmak daha doğru olur.”
Konferansın ardından Rektörümüz Prof. Dr. Ali Akmaz ve Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Nuri Nas, Prof. Dr. M. Ali Kirman’a hediyelerini takdim ederek teşekkür etti.
3.12.2014 | İlahiyat Fakültesi