İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans salonunda düzenlenen konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Ali Akmaz, Fakültemiz Dekan V. Doç.Dr. Hamdi Gündoğar, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şevki Özbilen, Genel Sekreterimiz Yrd. Doç. Dr. İbrahim Baz ve çok sayıda akademik personel ile öğrenciler katıldı.
Müslümanlarla Yahudiler arasındaki ilişkilerin Hz. Peygamber dönemine kadar uzandığını ifade eden Doç. Dr. Nuh Arslantaş bu ilişkinin tarih boyunca devam ettiğine vurgu yapmıştır. Doç. Dr. Nuh Arslantaş sözlerine şöyle devam etti: “Hicretten sonra Medine’de Müslümanların nüfusu 1,500 kişi iken Yahudilerin nüfusu 5,000-6,000 kişi civarında idi. Medine’de 20 Yahudi aşireti bulunuyordu. Bu dönemde azınlık durumunda bulunan Müslümanların kendi kimliklerini oluşturmaları yolunda Hz. Peygamber’in bazı tedbir ve düzenlemeler aldığı görülmektedir. İbadet hayatı ve günlük davranış kalıplarında Yahudilere muhalefet, Medine’de Müslüman pazarının kurulması ve tüccarlardan vergi alınmaması gibi hususlar bu doğrultuda atılan adımlardır. Bunun dışında Hz. Peygamber Medine Vesikası ile Yahudileri hukuki temele çekmeyi başarmıştır.” Medine’deki Yahudi kabilelerden ikisinin sürgün edilmesi ve birinin mensuplarının öldürülmesinin tamamen Yahudilerin de altında imzası bulunan hukuki metnin uygulanmasından ibaret olduğunu ifade eden Doç. Dr. Nuh Arslantaş, son yüzyıla gelene kadar Yahudiler ve Müslümanlar arasında yakın ve dostane ilişkilerin tesis edildiğini ifade etmiştir. Söz gelimi; “Hz. Ömer, Kudüs’ü fethettiğinde Kudüs’te tek bir Yahudi bile yokken fetihten sonra Yahudilerin500 yıllık sürgünleri bitmiş ve Kudüs’e geri dönmüşlerdir. Yine Selahaddin Eyyûbî Kudüs’ü Haçlılar’ın elinden aldığında Yahudilerin de şehre yerleşmelerine izin vermiştir ve bütün bir tarih boyunca Yahudiler Müslüman devletlerin hâkim oldukları bölgelerde kendi din ve kültürlerini özgürce yaşamışlar bundan da öte ilmî ve fikrî hayatta İslam toplumuna katkıda bulunmuşlardır.”
“Günümüze gelindiğinde bugünkü İsrail devletinin temelleri 1917 yılında imzalanan Balfour Deklerasyonu ile atıldı. Birleşmiş Milletler, 1947 yılında Filistin’i ikiye bölerek, burada bir Yahudi ve bir Arap devleti kurulmasına karar verdi. Britanya mandasının son askerinin de Filistin’i terk etmesinin ardından, David Ben-Gurion 1948 yılında Yahudi İsrail devletinin kuruluşunu ilan etti.”Dünyadaki toplam nüfusları 13 milyon 750 bin olan Yahudilerin yüzde 43’ünün İsrail’de yaşadığını dile getiren Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nuh Arslantaş’ın verilerine göre; İsrail’deki Yahudi nüfusu, 5,978,600; Arap nüfusu ise 1,636,600 kişidir. Bunun dışında Hıristiyan ve diğer azınlıkların toplam nüfusu ise 318,000 civarındadır. Doç. Dr. Nuh Arslantaş’a göre İsrail’in en büyük korkusu Arap nüfusun artmasıdır ve bunu engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Özellikle aşırı milliyetçi Yahudiler, Arapları İsrail’de istememektedir ve Arap nüfusu yüzde 20 oranında tutulmaya çalışılmaktadır. Yakın geçmişte 1967’den beri ilk defa Mescid-i Aksa İsrail yönetimi tarafından ibadete kapatılmıştır. İsrail’in asıl niyeti Harem-i Şerif’e el koymaktır. Harem-i Şerif’in altında yapılan kazıların amacı da Süleyman Mabedi’nin kalıntılarını ortaya çıkarmaya yöneliktir.
Konuşmasının son bölümünde Kudüs anlaşmazlığı konusundaki çözüm önerilerini açıklayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuh Arslantaş dinleyiciler tarafından sorulan sorulara da içtenlikle cevap vermiştir. Başından sonuna kadar büyük ilgi gören konferans, Fakültemiz Dekan V. Doç. Dr. Hamdi Gündoğar’ın üniversitemize ait hediyeleri Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuh Arslantaş’a takdim etmesiyle son buldu.
18.12.2014 | İlahiyat Fakültesi